Blogger Şeysi

30 Kasım 2005

Kamehame Há

Sapık uzakdoğululardan sapık bir şaheser daha!11-12 yaşlarıma denk geliyor sanırım dragon ball ile tanışmam, legolarımla kurduğum masum dünyadan daha yeni yeni başımı kaldırıyordum ki karşıma bu çıktı.Her bir bölümünü kaç kere yayınladılarsa o kadar izlemiştim televizyonda.7 tane top vardı, bunların hepsini birleştiren kişi bir dilek hakkına sahip oluyordu, kahramanlarımız da büyük bir hırsla topları bulabilmek için maceradan maceraya koşuyorlardı:

Bulma
Turkuaz rengi saçlara sahip müthiş anime çıtırı!Saç şekli sürekli değişip çıldırtırdı beni.Acayip zekiydi, bütün pis işlerden bulma kurtarırdı ekibi - hem de ne pahasına olursa olsun, iç çamaşırını çıkartıp verdiği bölümler bile vardı!Arada bir Bulma'ya rakip başka çıtırlar da katılırdı.Ama hepsi geçiciydi, bir tek Bulma uzun ömürlü olabildi.Gerçi Yamcha'ya - Son Goku'nun eski düşmanı, birkaç bölüm boyunca kavga edip sonra arkadaş oluyorlardı - aşık olduktan sonra benim için bitmişti!!Hiç sevmezdim Yamcha'yı.Bir ara Kaplumbağa Efendi Krillin ve Son Goku'ya ders vermek için adasına kapatıyordu herkesi.Bu arada siyah saçlı bir hatun katılıyordu ekibe, sanırım Kaplumbağa Efendinin hizmetçisi gibi bir şeydi.Hapşırdığı zaman kendini kaybedip uzilerle etrafa ateş etmeye başlıyordu.Bulma ve bu hatun birbirlerini çok kıskanırlardı, olan da Kaplumbağa Efendi'ye olurdu tabi.

Krillin
Alnında altı tane nokta olan kel kahramanımızdı Krillin, diğer kahramanlar gibi sihirli güçleri felan yoktu, normal bir insandı ama çok güçlüydü.Yine de kavgalarda hep ilk yumruğu o yerdi ve ayaklarını havaya dikip yere serilirdi.Deli cesareti vardı, saf bir çocuktu.Hep kavgalarda en önde giderdi, dayağını yer oturudu.Hatta turnuvada ölüyor diye hatırlıyorum Krillin'i, çok severdim onu.

Master Roshi
Kel kafalı, uzun beyaz sakallı, şirin gözüken bir dedeydi Kaplumbağa Efendi.Sırtında kaplumbağa kabuğu taşırdı.Süper sapık bir insandı, koskoca efendi olmuştu ama hormonlarına söz geçiremezdi.Kendini sıktığı zaman burnundan kan fışkırmaya başlardı!İlk bölümlerde Bulma ejder toplarından birini vermesi için ona iç çamaşırını göstermişti!Hatta androidlere bile yavşadığı bölümleri hatırlıyorum, Dragon Ball androidlerinde Douglas Adams havası vardı fazlaca.İlişkileri felan çok tuhaftı, bir yerden Marvin çıksa çok komik olurmuş aslında :)

Oolong
Kocaman kulakları olan bir domuzdu Oolong, iç çamaşırı fetişi vardı.Hikayeye sonradan katılıyordu, kahramanlarımız ejder toplarından birini bulmak için bir kasabaya gidiyorlardı.Buradaki insanlar bir canavarın onları tehdit ettiğini ve kızlarını zorla alıp evlendiğini söylüyorlardı.Bizimkiler de Bulma'yla canavarı kandırıp durdurmak istiyorlardı.Ama canavar dedikleri şey aslında Oolong'un ta kendisiydi.Oolong şekil değiştirme gücüne sahipti, ama sadece birkaç dakika kadar değişik şekillerde durabiliyordu.Arada sırada garip yaratık şekilleri alıp kasabadakileri korkutuyordu.Ama bizimkiler Bulma'yı gönderince Oolong aşık oluyordu hemen.Sonra sarayına gidiyolardı Oolong'un.Orada onlarca kız vardı, sonra Bulma hakkından geliyordu tabi.böylece köy ve genç kızlar özgürlüklerine kavuşmuş oluyordu, bizimkiler de Oolong'u peşlerine takıp gidiyorlardı.Oolong bir daha şekil değiştirme gücünü kullanmamıştı bu deneyimden sonra.Her fırsatta Bulma'nın iç çamaşırlarını isterdi, sonunda emeline ulaşıp kafasına geçirmişti!Son ejder topunu da aldıklarında Oolong hemen atlayıp bir iç çamaşırı dilemişti, sonra bütün toplar dağılmıştı.Benim için çok ciddi bir şok olmuştu bu, hayatım o gün değişti diyebilirim.

Pu'ar
Pu'ar da Oolong gibi şekil değiştirebiliyordu.Ama onun gibi sorunlu değildi, istediği kadar şekli değişmiş vaziyette kalabiliyordu.Böyle oyuncak ayı gibi Pikachu gibi bir şeydi.Hep insanların kafası hizasında uçup duruyordu, sanırım Yamcha'nın arkadaşıydı bu.Çok az gözüküyordu hikayede ama çok sevimliydi, fazla konuşmazdı.En sevdiğim Dragon Ball kahramanlarından biriydi.

Son Goku
İşte hikayemizin asıl kahramanı!Kuyruğu vardı ve dolunay olduğu zaman kocaman bir gorile dönüşüp dünyayı yıkmaya başlıyordu.Hatta ekiptekilere bile zarar verdiği zamanlar olmuştu dönüşüp.Sonunda kuyruğunu kesip kurtuluyorlardı ama.Deli gibi yemek yerdi Son Goku, hiç doymazdı.Bir bölümde yediklerinin parasını ödeyemiyorlardı da başları derde giriyordu zaten.Böyle sarı bir bulutu vardı, arada sırada bağırıp onu çağırırdı, süper bir şeydi.Hikayenin başında Bulmayla karşılaşıp ona ejder toplarını bulmakta yardım etmeye karar veriyordu, aslında Son Goku'ya dedesi bir tane ejder topu vermişti.Bulma da fırsatı bulunca onu kandırıp peşine takıyordu.Kadınlardan hiç anlamazdı, bir bölümde Bulma bir karavanda duş alırken içeri giriyordu ve onu çıplak görüyordu.Sonra tekmeleyip "aa sende ondan yok mu nerede o haa" gibi bir tepki vermişti.Dediğim gibi ilgisini çeken tek şey yemekti, aç olduğu zaman hiçbir şey yapmazdı.Süper bir dövüşçüydü, yanlış hatırlamıyorsam turnuvayı da o kazanmıştı.

Muhteşem bir şeydi Dragon Ball, izlediğim bütün bölümleri hala aklımda.Umarım tekrar karşıma çıkarlar da dünya gözüyle bir daha izleyebilirim onları!!

28 Kasım 2005

Face Recognition

http://www.myheritage.com/...
Bu adrese girip bir fotoğrafınızı yüklüyorsunuz, size hangi ünlülere benzediğinizi söylüyor.Bir-iki dakika sürüyor taraması, ben şöyle çıktım:

River Phoenix %65
Giacomo Puccini %60 (kimsin sen)
Tori Amos %52 (!!)
Eddie Vedder %48 (hadi lan ordan)
Eric Bana %45 (olsun bari)
George Lazenby %45 (shaken, not stirred)
August Strindberg %45 (tanışmıyoruz)
Billy Bob Thornton %45 (angelina da geliyorsa yanında tamam)
Jennifer Connely %44 (sevdim bak bunu :)
Vaclav Havel %44 (bıyıkları var bunun be)

Saçım uzun felan değil, hayatımda 3-4 santimden uzun olmadı hiç.Tori Amos ve Jennifer Connely'ye nasıl benzediğimi çözemedim.Eğer hakiketen benziyorsam hatun olarak daha çok şansım olur dünyada.Peruk takıp deneyeceğim birazdan, olursa ameliyat masasına doğru gidiyorum.

25 Kasım 2005

Civilization 4

Civilization 4'ü kurup oynadım az önce. İyi güzel süfer grafikler, 3D filan. Adamlar uğraşmış yapmış ama lakin niyeyse nefret ettim oyundan. Haritayı sağa sola sallayınca takılıyor ama o olmasa bile istediğim tadı vermedi. Öyle sağa sola bi iki komut verdim ve kapatıp sildim hemen. Tamam süfer kaliteli görüntüler, acayip mükkemmel görsel efektler ama bu bir çeşit satranç sonuçta. Satrançta kalenin üstünde okçu figürü olmasa bile oynayabiliyorum. Ama sorun bu süfer görüntüler tüm oynama hissiyatımı yok etti, kendimi çocuklar için hazırlanmış süslü satranç takımı ile satranç oynuyor gibi hissettim. 2D görüntüler çok daha güzeldi kanımca. Zaten görüntü dışındaki eklentiler de rahatça bir Civ3 expansionı olarak sunulabilirdi.

Ama feci gaza geldim şimdi de. Az önce misler gibi Civ3 ve expansionını kurdum, patchi de yaptım. Sanırım oynamak istediğim Civ3. Civ3 benim kalbimde Starcraft ayarında bi oyunsa, Civ4 için hissettiklerim Warcraft 3 için hissettiklerimin aynısı olur. Böylesi daha açıklayıcı sanırım.

22 Kasım 2005

İzometrik Çizim Yarışı

Geç oldu, güç oldu ama anesthetic'inkinden daha güzel oldu :) Aslında daha çok şey eklemeyi düşünüyorum ama ilk haliyle böyle:

21 Kasım 2005

İlk İzometrik Çizimim

Hinlik yaparak zeke'den erken davrandım ve ilk çizimimi ondan önce çıkardım. Hodri meydan!

(Gerçi renk seçimi çok boktan. Yine RGB yapmışım, şimdi fark ettim.)

Juicy

Aslında diziyi pek izlemedim, böyle uzun vadeli-sistematik dramalar kötü etkiler bırakıyor üzerimde.Ama 2. sezon başlıyor reklamını görünce kendimden geçtim.Albenili bir şekilde anlatmak gerekirse saykodelik tadlarla süslenmiş minimalist wanamingo tarzında bir teaser yapmışlar.Televizyonda gördükçe freeze moduna geçip izliyordum, sonunda bir link bulabildim de indirdim.Sanki frame atlıyor gibi ama benim kalkolitik çağdan kalma bilgisayarımın etkisi olabilir bu konuda.Buyurun izleyin, Desperate Housewives teaserı:

http://www.abcmedianet.com/.../0370_dhw1_51007efl.wmv (10 MB)

tempting!

19 Kasım 2005

Star Wars

Command Prompt'u açıp (start menu>run>cmd) "telnet towel.blinkenlights.nl" yazın sonra da entera basın, iyi seyirler..

13 Kasım 2005

Haggard Konserinin Tarihi Değişmiş

Haggard'ın Şubat 20 küsurda yapılacağı söylenen İstanbul konseri 7 Ocak tarihine alınmış. Burada öyle yazıyor.

İyi mi oldu kötü mü görelim bakalım. Takvim de yok ki kontrol edeyim. Neyse, kafam eserse giderim.

08 Kasım 2005

Bu Bir İşaret

Az önce okuldan eve geldim ve nette Microsoft'un, Visual C++ 2005'ini ücretsiz sürümünü çıkardığını duydum. Hemen indirdim kendilerini ve kurmaya başladım, fekat o da ne? Service Pack 2 hedesi lazım filan diyor eleman. "Ulan, skiim nerden bulcam bunu?" diye kara kara düşünürken elim istemsiz olarak cd raflarından birine gitti ve aradan bi cd çekti ve ding ding! Service Pack 2.

Daha önce arkadaşım vermişti cdyi orda öyle duruyodu. Naapıcam lan diyerekten hiç dokunmamıştım. Fekat az önce gerekince anında buldum cdyi. Bu ruhumu Microsoft'a satmam için bir işaret! Lucifer'ın oğlu uyandı! Hesaplaşma günü yakındır! Aaaz soonra!

Birazdan kurucam bakalım, olacak işalla.

Edit: Vazgeçtim, Microsoft'u skiim (eheh). XP key kabul olmadı tabi. Onun yerine imana gelip ücretsiz Ubuntu Linux istettim, bi kaç aya gelir artık (gelmezse de Ubuntu'yu skiim). Çektiğim Ubuntu cdleri boot etmedi uyuz oldum. Yine olmazsa live kurarım.

Bi daha edit: Yok lan manyak mıyım bu hedeyi almam lazım. 364 gün sonra ücretli olacak, az vaktim kaldı.

Galiba son edit: Oh oh mis gibi kurdum SP2'yi.
Buradan da mis gibi çekip saklıycam, hespi benim!

07 Kasım 2005

Japonlar neden ne giyseler yakışır?

Çünkü "Japon yakıştırıcısı" kullanırlar.